Çocuk Yetiştirmek Bir Sanattır

Isılay ÜNLÜ
-Çocuk Yetiştirmek Bir Sanattır Günümüzün en zorlayıcı işi anne ve baba olmak. Kolay değil, canınızdan verdiğiniz, her şeyinizi feda ederek büyütmeye çalıştığınız, ülkemiz geleceği olacak sağlıklı bir ruh ve zihne sahip çocuklar yetiştirmek. Çoğu aileler belki maddiyattan belki de sorunları önemsemediğinden bir uzmandan yardım almak istemez, lakin bana göre çocuk yetiştirmek bir sanat ve kesinlikle takılınan noktada pedagoglardan yardım alınmalı. Bu hafta Psikolojik Danışman ? Pedagog Burcu Öztürk ile, ebeveynlerin en merak ettiği konularda röportaj yaptım. Yazıyı okuyan bütün anne ve babaların eminim ki kendinden bir parça bularak, sorunlarına bir ışık tutacaktır. Çalışan annelerin, çocuklarına karşı kendilerini suçlu hissetmemeleri için neler yapmalılar? Çalışan annelerdeki suçluluk hissinin tamamen ortadan kalkması çok zordur. Normal sınırlar içinde hissedilen suçluk duygusunun; kendimizi sorgulamak ve davranışlarımızı kontrol etmek için olumlu bir yanı olduğu da söylenebilir. Anne eve geldiğinde, vaktinin sadece bir saatini çocuğuna ayırabiliyorsa, o bir saati gerçekten çocuğuna ayırmalıdır. Önemli olan süre değil, sevildiğini hissettirmektir. Ayrıca çalışan kadınların eve geldiklerinde tek rolleri anne olmak değildir. Kişisel olarak kendilerine de zaman ayırmaya ihtiyaçları vardır. Bebeklerin 2 yaş sendromunda aileler nasıl davranmalılar? Gayet uyumlu ve huzurlu olan bebeğin 18. Aydan itibaren bir anda tanınmaz hale gelmesi, ?huy değiştirmesi? 2 yaş sendromunun sinyallerini verir. 2 yaş çocuğunun kişiliğindeki bu değişim, gelişimlerinin ?normal? bir basamağıdır. Bu dönemlerde çocuklarda inatlaşma, bağırma, ağlama, tepinme ve zıtlaşmayla ifade edilmesi, aşırı benmerkezcilik, otoriteye mutlak bir direniş ve kendini ispat etme belirgindir. Yorulduğu ya da acıktığı zaman da, aşırı huysuzluk ve öfke nöbetleri geçirebilir. Çocuğunuzun öfke nöbetlerine neyin yol açtığını anlamaya çalışın. Çocukla konuşurken net, yalın ve somut bir dil kullanılması gerekir. Direkt anlatılmak istenen şey söylenmelidir. ?Böyle yapmamalısın, çok üzülüyorum.? ?Sıcak sobaya dokunma, eğer dokunursan elin yanar, canın acır? gibi açık ve net ifadeler olmalıdır. İletişim kurarken kesinlikle olumsuz anlam taşıyan sıfatlara yer verilmemelidir. Örneğin çocuk yaramazlık yaptığında ?sen çok yaramazsın? demek yanlıştır. Direkt kişiliğe saldıran sözcüklerden kaçınılmalıdır. Aksi halde çocuk kendisine yakıştırılan bu sıfat ile bütünleşir ve kimliği haline gelir. Ayrıca kendi yaşındaki başka çocuklarla oynamak da, çocuğunuzun hoşuna gidebilir. Çocukların hangi hareketlerine bakarak aileler Pedagog`dan yardım almalılar? Çocuğun çevresiyle ilgilenmemesi, uyaranlara tepki vermemesi, uzun süreli göz teması kurmaması, karşılıklı gülümsememesi, yaşıtlarına göre dil gelişiminin gecikmesi, algılama-öğrenme güçlüğü, iç dünyasına kapanması, aşırı öfke nöbetlerinde kendine zarar vermesi, başını duvara vurması, acıyı hissetmemesi, takıntılı ve tekrarlayan hareketlerin başlaması, büyük-küçük kas ve denge becerilerinin yaşıtlarının gerisinde olması, dürtülerini kontrol edememe, alt ıslatma, uyku terörü gibi durumlarda mutlaka Pedagog (Psikolojik Danışman), Çocuk Psikoloğu, Çocuk Psikiyatristi ve Çocuk Nöroloğu tarafından sorunun tespit edilmesi gereklidir. Ayrıca çocuğun sosyal ve duygusal gelişiminin takibi, aile içi iletişim-disiplin konusunda da pedagogdan destek alınabilir. Akıllı telefonların ve tabletlerin çocuklar üzerinde etkisi nelerdir? Kaç yaşından sonra kullanımları için izin vermeliyiz? Dil gelişiminin en hızlı olduğu dönemler olan 0?4 yaş aralığında; çocuğun dış dünyayla bağının kopması, kendi içine dönme, dil becerisinin gittikçe gerilemesi gibi günümüzde oldukça yaygın olan erken çocukluk otizmine özgü belirtilerin ortaya çıkmasında teknolojik âletlerin neden değil ancak tetikleyici faktörler olduğu biliniyor. O nedenle 0?6 yaş okul öncesi dönemde tablet, televizyon ve akıllı telefonlardaki eğitici-faydalı içerik ve uygulamaları ebeveyn, çocukla birlikte iletişim kurarak kullanırsa bu risk azaltılmış olur. Tablet oyunlarındaki hızlı ve sürekli bir şekilde değişken, ekranda akan görüntülerin çocukta dikkat eksiliğine neden olduğu da bilinmelidir. Çünkü bu hızlı, hareketli, akan ve değişken görsel aktivitelere alışan çocuk, kitap okuma, ayrıntılara dikkat etme ve diğer durağan zihinsel aktivitelerde konsantre olmada, dürtülerini kontrol etmede güçlük yaşar. Çağımızda gittikçe artan teknoloji bağımlılığı, otizm ve dikkat eksikliğini düşünürsek akıllı telefonları haberleşme amaçlı çocuklara olabildiğince geç vermenin yerinde olacağı düşüncesindeyim. Bebeklerin hiçbir neden yokken çığlık, tekme atmalarının sebebi nedir? Bu durumda ebeveynler nasıl davranmalılar? Bebekler kendini ifade edebilme sürecine gelene kadar kendilerini bağırarak veya çığlık atarak ifade etmektedirler. Herhangi bir hastalık durumunda veya diş çıkarma gibi rahatsızlık durumunda da bebeklerde çığlık atma gözlenebilmektedir. Bebekler kendi seslerini tanımaya başladıklarından ötürü de bağırma, çığlık atma gibi refleksler gösterebilirler. Özellikle uykudan uyandığında odada tek başına olduğunu fark eden bebeklerde, uzun süre aynı pozisyonda kalan bebeklerde sıkıntıyı belirtmek ve stres atma gereksinimi olarak, çığlık atma, bağırma ve tekme atma durumları gözlenebilir. Fiziksel becerilerini keşfeden, enerjisini atma ihtiyacı duyan bebek, vurma hareketinden oluşan his ve çıkan sesi de keşfederek tekme atma davranışını da tekrarlayacaktır. Eğer bebeğiniz 2?3 yaşından sonra da sürekli olarak bağırma, çığlık atma, tekme atma tepkileri gösteriyorsa altında yatan başka nedenler olabileceğinden uzmana başvurulmalıdır.